12 Mayıs 2010 Çarşamba

Hisseli Harikalar

yani evet bi kaç haftadır yokum. ama boş da durmadım hani. elde ettiğim gözlemlerim var benim... hayatımızda olup aslında anlam vermiş gibi yapıp hiç de bir anlamı olmayan şeyler gibi mesela:


pişti, satrançtan ne eksiği var. piştileri rakibinizin burnunda ve zaman zaman dişetlerinde yaparsanız, pekala bir savaş oyununa dönüşebiliyor.
filtre, sigaranızın en tatsız kısmı. ama buna da şükür, ya orlondan yapılmış olsaydı?
trafik polisi, trafik lambasının, kırmızı ışıkta gecenlere ya da sarı ışıkta dikkat etmeyenlere ''sstiyeaaaa! hayyy ne! '' diyememesinin doğurduğu üniformalı bir sonuç
deve, doğup büyüdüğü topraklardan petrol fışkırıyor ama parayı hep Arap götürüyor.
ekmek, gerçekten de kutsal olsa, öğütülmüş ve pastorize edilmiş hali diğerlerinden farklı dururdu. allahaşkına sifonu cekmeden dönüp bir bakın. bir fark göremiyorum, ya sen?
çatal, dört değil de beş sivri ucu olsaydı Semra Özal ve diğer tüm insanlık şişman olabilirdi.
anüs, alnımızın ortasında veya ne biliyim sol yanağımızda felan olsaydı ayıp olmaktan çıkar, belki de altıncı duyu organımız olurdu.
süt, ineğe yapılan mastürbasyonun çocuk sağlığına bu denli yararlı olması hem garip hem de mide bulandırıcı.
opera, ne kadar sinirlenirse sinirlensin hiçkimse küfreden bir tenoru ciddiye almaz. halbuki aynı tonda olmasına rağmen bekçi düdüğünden herkes tırsar.
matematik, marketten paramızın üstünü almak için on altı yıl okula gideceğimize, iki yıl karate kursuna gitseydik bakkalda bu paranın çok daha fazlasını alırdık.
gözyaşı, dedimiz üzülünce de sevinince de akan bir şey bence inandırıcılığını yitirmiş. bakınız sümük öyle mi sadece nezle olunca akıyor. ne tutarlı.
sakızı, kulakları sağır olan birinin yanında çiğniyorsak, unutmayalımki karşımızdaki insana acı ve ızdırap bir de sinir bozukluğu veriyoruz. onu soru işaretlerine boğuyoruz. biraz daha dikkat!
teğel, dediğinde geçici dikiş haa.. eğilince adamın götü ortaya çıkıyor.
stereo, vardı hani ya bile bile sobe yani. oğlum kapa şu hoparlörden tekini, ceyran yapıyor. zihnini üşütcen salak!
yara bandının kullanım alanı çok kısıtlı yahu. beyin ameliyatlarında, reglden önce ve idamlardan sonra pek iyi sonuç vermiyormuş.
şeker, insana enerji verdiğini söylüyorlar da tabii ki yalan! enerji verseydş, kalorifer kazanlarında dosya değil toz şeker yada ne biliyim lokum falan yakarlardı büyüklerimiz.
çifte standart, maçlarda hakeme ''ibn*eeeee!'' diye bağrılabilir de duruşmalarda hakimlere ''oğlaaan!'' bile denemez.
başörtü, saçla birlikte beyni de örtüyor. beyin terlerse kütle kaybeder. olayda kasıt var dikkat!

yani benimde işte gözlemlerim bu yönde gerisi teveccühünüz efendim..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder