11 Eylül 2012 Salı

Dökülen kanları nereye gider , dövülenlerin.../ Ayaklar altına alınanların.


Savaşlar, devrimler ve petrol yüzyılının başında 1900'de doğan Fransız şair Jacques Prévert in dizeleri bunlar.

Hala tek bir şiirini okumayı bırakın ismini duymayanınız vardır muhtemel bu dünyanın en çok okunan, dinlenen şairini. Kimsenin okumaktan yoksun kalmaması gerektiği düşüncesindeyim.

 Önceleri gerçeküstücü şiir akımının üyesiydi. 1926-1930 yıllarında kimler yoktu ki bu akımda, yeni şiir anlayışında? (Max Jacob, Cendrars, Breton, Aragon vs...) Fakat yenileştirme deviniminde iki şair ileri fırlar: Jacques Prévert ile René Char. "Görsünler diye verin" şiir anlayışı etkinliğini yitirir, görmekten çok bakmak önem kazanır. Şairler kameranın yaptığı işi de yapmaya başlamışlardır da diyebilirsiniz. Şairlerin ilintilerini, öbür sanatçılarla ortak özelliklerini bulmak isterseniz ressamlara, yontuculara, ezgicilere başvurmayacaksınız artık, fotoğrafçılarla, sinemacılarla ilgileneceksiniz.

Yalana dolana, haksızlığa, eğriliğe, ikiyüzlülüğe özellikle savaşa karşı korkunç öfke duyan Jacqués Prevert (I. Dünya Savaşı'nda İstanbul'da da bulunmuştu. II. Dünya Savaşı'na, Vietnam Savaşına tanık olmuştur.) sağlıklı, sevinçli, herkesin karnının doyabildiği umutlu bir dünyayı özlüyor, her türlü baskı ve zorbalığa karşı çıkıyordu.
Senaryosunu yazdığı Cennetin Çocukları (Les Enfants Du Paradis) olması bir rastlantı değil elbette. Söz oyunlarına yer verdiği şiirlerini, kadın erkek herkesin sevebileceği, tadına varabileceği, paylaşabileceği eserlerdir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder